31 Temmuz 2016 Pazar

Pliensbakiyen (Pliensbachian)

Pliensbakiyen (Pliensbachian): 



Avrupa alt Jura’sında bir kat (194,5-187 My). Alt Ururoan (Y. Zelanda) ile kabaca eş zamanlıdır.

Pleyistosen (Pleistocene)

Pleyistosen (Pleistocene):


Kuvaterner’in iki döneminden birincisi. 1,64 My dan Holosen’e kadar (10.000 yıl öncesine kadar) sürdüğü geleneksel olarak kabul edilir. Bu devre kuzey yarımkürede birkaç buzullaşma olayları belirgindir. Pleyistosen olarak da bilinir. 

Plökroizma (pleochroism)

Plökroizma (pleochroism): 


Optik mikroskobide, düzlem-polarize ışıkta mikroskop tablasının döndürülmesi sırasında renkli bir mineralin farklı kristalografik uzanımlarda ışığı farklı soğurması ile oluşan bir olay. Mineral aynı rengin farklı tonlarını gösterebileceği gibi tamamen farklı renk de gösterebilir. Örnek: Biyotit.





Ploenit (Plauenite)

Ploenit (Plauenite): 


K-feldispatın plajiyoklaza oranla daha bol olup, yaklaşık iki misli bol bulunduğu, ayrıca hornblend ve sfen içeren, iri- kristalli, bir kalk-alkalen siyenit.

Pliyosen (Pliocene)

Pliyosen (Pliocene):



Tersiyer’e ait dönemlerden sonuncusu (5,2-1,64 My). Zankliyen (Tabianiyen) ve Piyasenziyen çağlarım içermektedir.

Pliniyerı-altı püskürme (Sub-pliniarı Eruption)

Pliniyerı-altı püskürme (Sub-pliniarı Eruption):

Bknz. Yarı-pliniyen püskürme.

Pliniyen püskürmesi (Plinian eruption)

Pliniyen püskürmesi (Plinian eruption): 


55 km yüksekliğe ulaşabilen, 50-500 kırı’lik bir alana dağılabilen, patlamalı bir volkanik püskürme. Püskürme kolonu, Akdeniz Bölgesine özgü kaya çamı (pinus pinea) gibi karakteristik olarak dallı ve yayılan bir şekle sahiptir. Pliniyen tipi püskürme ile kalın, düşme ve pomza yatakları oluşabilir veya püskürme kolonu çökerek piroklastik akma oluşturabilir.


Kutorginida: (Dal: Brachiopoda)

Kutorginida: (Dal: Brachiopoda) 

Bikonveks, kalkerli kabuğu, her iki kavkıya aşan kardinal alanı ile karakteristik bir brakiyopöd takımı (ordo). Diş ya da soket (diş çukuru) bulunmaz. Önceleri bu alt Kambriyen fosilleri hem eklemli hem de eklemsizler sınıfına sokulmuş fakat, kesin olmasa da her iki sınıftan da bağımsız olduğu ve gelecekte ayrı bir sınıf olarak kabul edilmesi olasıdır.

Kutrıahorit (Kutnahorite)

Kutrıahorit (Kutnahorite): 



[Ca(Mn,Mg,Fe) (СОз)г] 
Kalsiyum, manganez, magnezyum ve demirin karbonatından oluşan, romboedrik, dolomit ile izomorf, nadir bir karbonat minerali.

Deprem büyüklüğü (Earthquake magnitude)

Deprem büyüklüğü (Earthquake magnitude): 

Magnetüd, episantırdan 100 km uzaklıkta olduğu varsayılan standart bir elektromagnetik (2800 büyütmeli kısa periyotlu VVood-Anderson) sismograf ile kaydedilmiş deprem dalgalarının mikron olarak en büyük genliklerinin tabii logaritmasıdır. Bir depremin büyüklüğü, kırılma sonucunda ortaya çıkan enerjinin miktarı olarak verilir. Buna bağlı olarak oluşan her bir depremin sadece tek bir büyüklüğü/enerjisi olabilir. Temel hesaplama tekniklerinden biri olan ve sismik dalgaların genliği esas alınarak uygulanan Rihter (Richter) ölçeğinde depremin büyüklüğü
hesaplanabilir. Ayrıca meydana gelen yıkıntının (hasar) derecesinin belirlenmesi amacıyla Marcalli-Sieberg (MS) şiddet ölçeği kullanılmaktadır. Ancak bu ölçek, yerel jeolojik parametrelere ve bina özelliklerine bağlı olduğundan her bölgede yıkıntının şiddeti de buna bağlı olarak farklı olacaktır.

Deprem enerjisi (Earthquake energy)

Deprem enerjisi (Earthquake energy): 



Sismik sinyalin genliği, bir deprem sırasında oluşan (boşalan) enerji (E), uzaklık ile üssel olarak ters orantılıdır (sönüm).

Deprem dalgaları (Earthquake waves)

Deprem dalgaları (Earthquake waves): 


Deprem sırasında 3 ana dalga üretilir: (I) P-dalgaları: Yüksek frekanslı, kısa  dalga boylu boyuna dalgalar olup, Yeryuvarı’nın hem katı hem de sıvı kısımlarım kat edebilme özelliğine sahiptirler; (II) S-dalgaları: Yüksek frekanslı, kısa dalga boylu enine dalgalar olup, Yeryuvarı’nın sadece katı kısımlarını kat edebilme özelliğine sahiptirler; (III) L-dalgaları: Düşük frekanslı, uzun dalga boylu enine titreşimler olup, deprem merkezüssünün hemen civarında gelişir ve depremlerin yıkıcı kuvvetini oluştururlar. Bunlar, Yeryuvarı’nın en dış kabuğuyla sınırlıdır.


Kömür damarı (Coal seam)

Kömür damarı (Coal seam): 


İçinde bulunduğu kayaçlarla uyumlu, genellikle ince ve önemli yanal uzanıma sahip kömür seviyesi.

Köken/kaynak kayaç (Source rock)

Köken / Kaynak Kayaç ( Source rock)

1. Hidrokarbonların kaynaklandığı, genellikle şeyi ve kireçtaşı gibi sedimanter kayaç; bu kayaçlar, %5’ten fazla organik madde içerir ve petrol üretme potansiyeline sahiptir; 
2. Sedimentlerin türediği herhangi bir kayaç.

Deprem odağı (Hypocenter): Bknz. Hiposantır.

Deprem odağı (Hypocenter): Bknz. Hiposantır.

Deprem mekanizması (Earthquake mechanism)

Deprem Mekanizması

1. Doğal, suni veya endüktif olaylar depremlere neden olabilir. Doğal mekanizmalar genel olarak kaya düşmesi veya kayması, volkanik patlamalar ve tektonik levha hareketlerini kapsar. Yapay ve endüktif depremler ise taş-ocağı patlatmaları, nükleer bombalar gibi patlatmalar sonucu oluşur. Bunun yanısıra yerkabuğundan masif miktarlarda malzeme alınması veya eklenmesi (maden ocakları veya baraj alanları gibi), basınç boşalımına dolayısı ile de depremlere neden olabilir; 2. Depremin odağındaki (hiposantır) faylanmanın mekanizması, kaynak (source) mekanizması.

Süper Jetgrout Yöntemi ( Super Jetgrouting)

Süper Jetgrout Yöntemi ( Super Jetgrouting)

Süper Jet Enjeksiyonu

Yapılan araştırmalar jetleri yatay yöneltmek yerine
belirli açı ile vererek kesiştirmenin enerjinin ortama yüksek verimde
uygulanması, böylece üniform kesitli ve 5 m’ye varan büyük çaplı kolonlar oluşturulması
olanağının sağlandığını göstermiştir. Bu yönteme Japonya’da çarpışan jetleme denmekte,
üst ve alt memelerden yollanarak çarpıştırılan su jetlerinin yüksek kesme
gerilmeleri oluşturduğu kabul edilmektedir Bu yöntemin yararı çalışmalarda
yüksek hızlara çıkılabilmesi ve bir kerede çok büyük hacimleri etkileyebilme
imkânıdır.